15 Mart 2014 Cumartesi

AH İSTANBUL AH!...

''ne senle ne de sensiz olmuyor İstanbul''
adına şarkılar yazılmış, savaşlar yapılmış, şiirler okunmuş büyüleyici şehir...
beni de aşık etti kendine sinsice..
bütün yollar İstanbul'a çıkınca bize de fethetmek düştü!
rotamız kadı köy-oyun atölyesi.

küçüklüğümden beri hayranım tiyatroya, oyunculuğa...
orta okul dönemlerinde meslek olarak belirlemiştim kendime.
küçük yaşımla büyük umutlar, hayallerle bağırarak söylerdim 
''tiyatrocu olacağım ben''
tabi engellendi bu durum aç kalırsın, adam gibi bir şey ol!
ben hiç bir zaman kendimi öğretmen olarak görmedim, yada monoton bir hayat, meslekte
oyunculukta istediğin role girebiliyorsun
ister bir gay ol, ister sağır biri, yada bir öğretmen, doktor...
her mesleği olabilirsin ya da farklı farklı karakterler
özgürlük, sınırsızlık, terapi, aşk...
tiyatro!
oynamak!

gideceğim yol belli!
moda ve tiyatro
veee istanbul'
ilk durağımız kadı köy kibrit kutusu oldu.
ortam çok sıcak ve sevimliydi,
personeli güler yüzlü, gayet ilgiliydi.
kibrit kutusundan panolar, antika görünümlü çerçeveler çok ilgimi çekti.
değişik yerleri ve yeni insanlar keşfetmeyi çok seviyorum.
özellikle ilginç, otantik yerler.


 güzelce kahvaltımızı yapıp güç topladık
malum yol yorgunluğunu atmak lazımdı
daha gezecek çok yer var :)

kibrit kutusunda wc yok bu arada.
ilk kez böyle bir okuma odasıyla (wc yle) karşılaştığım için fotoğrafını çektim
:))


yaratıcı ve değişik
kibrit kutusuna gitmenizi öneririm.

tiyatronun en güzel yanı terapisi ve sağlam arkadaşlıklar kazandırması.
mervenur'um ve oğuzhan.
ne kadar az şey bildiğini söyle de ben aksini iddaa ediyorum,
çünkü bir çok şeyi merve'den öğrendim!
bana kattığı ve katmaya devam ettiği çok şey var!
zeki insanlar ve MÜTEVAZİ insanlara hayranım.
kendisi de tam olarak böyle biri.
bilgili, sevecen, tatlı sert, tiyatro aşığı,iyi bir teknik yönemen...
saymakla bitmez arkadaşımın özellikleri.

kahvaltıdan sonra ''kahve 40 yıl hatır'' diyerek
yorgunluk kahvelerimizi yudumladık afiyetle.
adını şuan hatırlamıyorum maalesef :(
ama çok güzel bir mekandı burasıda.


eee kahvelerde içildiğine göre asıl hedefe doğru gitme zamanı
malum yetişmemiz gereken bir oyun var.
 adeta mutluluk sarhoşu oldum.
içim içime sığmıyor, sürekli gülümsüyorum ve çok mutluyum diyordum.
''çok mutluyum''
sadece karşı cinse aşık olunmaz bu hayatta
çünkü ben kadıköy'e, tiyatroya aşık oldum!
itiraf etmek gerekirse beni büyüleyen ve aşık eden asıl şey
oyun atölyesi oldu.
  öğlen ayrı güzel akşam ayrı güzel olan antre cafe'ye bayıldım.
burada yaşamak isteyebileceğim kadar güzel.

  tasarlayan mimarın elline emeğine sağlık.
ve BÜYÜK USTA Haluk biginer'in
emeğine, azmine, başarısına, oyunculuğuna.... daha bir çok güzel özelliğine
diyecek söz yok.
 ''kim korkar hain kurttan''
defalarca izlesem sıkılmam.
oyuncular; zerrin tekindor, tardu flordun, şükrü özyıldız, nilperi şahinkaya
harika bir oyunculuk segiledi ve büyülediler.
hayran hayran izledim oyun boyunca.
yönetmenin (hira tekindor) emeğine sağlık.

 keyifli bir oyunun tadını çıkarmaya keyifli bir yemek eşlik eder.
neşeli, bol kahkahalı, mutluluk dolu bir gündü.
 doğru yoldayım diyerek hayallerime gömüldüm.
tiyatro aşksa eros beni tam 12 den vurdu.
eğer hırssa, azim, kararlılıksa  tam gaz devam.
hayalperestlik ise  bu konuda üstüme yoktur.:)
Ne olursa olsun
 tiyatro ve moda!
İstanbul
oyun atölyesi...
vazgeçemeyeceğim hedeflerim....
:)
sevgilerimle...